Matematik yeni doğmuş bir bebekken büyüyüp gelişen, eskiden yaşanan tecrübelerle de büyümeye devam eden ve doğruları bulan bir bilimdir. Cebir, aritmetik üzerine kurulup gelişirken, geometri aritmetik ve cebir üzerine kurulmuştur. Kalkülüs ise aritmetik, geometri ve cebirin birleşiminden oluşmuştur. Topoloji ise, geometri ile cebirden doğmuştur. Diferansiyel denklemler kalkülüs, topoloji ve cebirden kurulmuştur. Yani matematik giderek büyüyen ve gelişen bir aile ağacına benzemektedir bu yönüyle. Bütün bunlar elimizdeki bilgi birikimimiz sonucunda ortaya çıkan bir genellemeden başka bir şey değildir.
Matematik kelimesi ilk olarak M.Ö 550 yıllarında Pisagor Okulu üyeleri tarafından kullanılmış. Yazılı olarak ise M.Ö 380 yıllarında Platon kullanmıştır. "matematik" sözcüğü, "bilim, bilgi ya da öğrenme" anlamına gelen Eski-Yunanca (máthema) sözcüğünden türetilmiştir ve matematikçi ise , (mathematikós) "öğrenmekten hoşlanan" anlamına gelir, Fransızca ' da "mathematique" olan matematik kelimesi Türkçe ' ye "matematik" olarak geçmiştir. Matematik Galileo için evrenin dili iken Lakatos için bazen net bazen bulanık bir şeydir, doğa bilimciler matematiği bilimlerin kraliçesi olarak anlatmışlardır. Matematik bazılarına göre ise bir sanattır. Sanat olduğunu düşünen matematikçilerin dayanakları ise teoremlerin birbirleriyle bir ahenk içinde olmasıdır. Bir ressam veya şair gibi matematikçi kalıplar üretmektedir. Hatta Hardy ' e göre matematiğin ilk sınavı " güzellik" ' tir. Tek farkı diğer üretilen eserlerden daha kalıcı olmasıdır. Nedeni ise yalnızca düşüncelerden oluşturulmuş evrensel özellik taşıyan insanlık tarihinin en eski uğraşı olması şeklinde açıklanmaktadır. Özellikle belirtmeliyim ki; bütün bu yazdıklarım matematiğin anlamı değil, sadece matematiğin anlamını biraz da olsa açıklamak için yararlandığım özelliklerinden başka bir şey değildir. Bir tarihçi tarihin tanımını ve gelişim sürecini eksiksiz bilebiliyorken bir matematikçiden aynı durumu beklemek neredeyse imkânsızdır. Matematik sürekli güncellenen yenilenen bir bilimdir ve uygulamada bile farklılıklar göstermektedir. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışacağım. Arşimet- Newton - Gauss matematiğin kesin olan kurallarından olan " Bir üçgenin iç açıları toplamı 180° 'dir." Öklid aksiyomunu kabul etmekle beraber yorumlanması ve uygulanmasında ayrılmışlardır birbirlerinden. Arşimet, Öklid aksiyomlarının temelinde yer alan bir sonuç olarak biliyorken, Newton bu ifadenin sadece kâinattaki doğrularla ilişkili olduğunu fakat doğru olmadığını düşünüyordu. Gauss ise, kabullenmelere göre bazen doğru bazen yanlış olabileceğini düşünüyordu.
Matematik hakkında varılabilecek en doğru sonuç, kesinlikler dünyasında yer alan kabul edilişlerin bilimi olmasıdır sanırım.
Matematik yeni doğmuş bir bebekken büyüyüp gelişen, eskiden yaşanan tecrübelerle de büyümeye devam eden ve doğruları bulan bir bilimdir. Cebir, aritmetik üzerine kurulup gelişirken, geometri aritmetik ve cebir üzerine kurulmuştur. Kalkülüs ise aritmetik, geometri ve cebirin birleşiminden oluşmuştur. Topoloji ise, geometri ile cebirden doğmuştur. Diferansiyel denklemler kalkülüs, topoloji ve cebirden kurulmuştur. Yani matematik giderek büyüyen ve gelişen bir aile ağacına benzemektedir bu yönüyle. Bütün bunlar elimizdeki bilgi birikimimiz sonucunda ortaya çıkan bir genellemeden başka bir şey değildir.
Matematik kelimesi ilk olarak M.Ö 550 yıllarında Pisagor Okulu üyeleri tarafından kullanılmış. Yazılı olarak ise M.Ö 380 yıllarında Platon kullanmıştır. "matematik" sözcüğü, "bilim, bilgi ya da öğrenme" anlamına gelen Eski-Yunanca (máthema) sözcüğünden türetilmiştir ve matematikçi ise , (mathematikós) "öğrenmekten hoşlanan" anlamına gelir, Fransızca ' da "mathematique" olan matematik kelimesi Türkçe ' ye "matematik" olarak geçmiştir. Matematik Galileo için evrenin dili iken Lakatos için bazen net bazen bulanık bir şeydir, doğa bilimciler matematiği bilimlerin kraliçesi olarak anlatmışlardır. Matematik bazılarına göre ise bir sanattır. Sanat olduğunu düşünen matematikçilerin dayanakları ise teoremlerin birbirleriyle bir ahenk içinde olmasıdır. Bir ressam veya şair gibi matematikçi kalıplar üretmektedir. Hatta Hardy ' e göre matematiğin ilk sınavı " güzellik" ' tir. Tek farkı diğer üretilen eserlerden daha kalıcı olmasıdır. Nedeni ise yalnızca düşüncelerden oluşturulmuş evrensel özellik taşıyan insanlık tarihinin en eski uğraşı olması şeklinde açıklanmaktadır. Özellikle belirtmeliyim ki; bütün bu yazdıklarım matematiğin anlamı değil, sadece matematiğin anlamını biraz da olsa açıklamak için yararlandığım özelliklerinden başka bir şey değildir. Bir tarihçi tarihin tanımını ve gelişim sürecini eksiksiz bilebiliyorken bir matematikçiden aynı durumu beklemek neredeyse imkânsızdır. Matematik sürekli güncellenen yenilenen bir bilimdir ve uygulamada bile farklılıklar göstermektedir. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışacağım. Arşimet- Newton - Gauss matematiğin kesin olan kurallarından olan " Bir üçgenin iç açıları toplamı 180° 'dir." Öklid aksiyomunu kabul etmekle beraber yorumlanması ve uygulanmasında ayrılmışlardır birbirlerinden. Arşimet, Öklid aksiyomlarının temelinde yer alan bir sonuç olarak biliyorken, Newton bu ifadenin sadece kâinattaki doğrularla ilişkili olduğunu fakat doğru olmadığını düşünüyordu. Gauss ise, kabullenmelere göre bazen doğru bazen yanlış olabileceğini düşünüyordu.
Matematik hakkında varılabilecek en doğru sonuç, kesinlikler dünyasında yer alan kabul edilişlerin bilimi olmasıdır sanırım.